Karpal tünel sendromu, el bileğinde median sinirin sıkışmasıyla ortaya çıkan ve en sık görülen sinir tuzaklanması hastalığıdır. Teknolojik cihazların artan kullanımı, tekrarlayan el hareketleri ve masa başı çalışma alışkanlıkları bu hastalığın görülme sıklığını hızla artırmaktadır.
Karpal Tünel Sendromu Nedir?
El bileği seviyesinde, kemik ve bağ dokulardan oluşan dar bir kanal bulunur: karpal tünel. Bu kanalın içinden median sinir ve parmakların hareketini sağlayan tendonlar geçer. Karpal tünel sendromu, bu kanalın içinde basıncın artması sonucu median sinirin sıkışmasıyla gelişir.
Bu bası, sinirin duyusal ve motor iletimini bozarak elde uyuşma, karıncalanma ve güçsüzlük gibi şikâyetlere yol açar. Erken dönemde basit önlemlerle tedavi edilebilen hastalık, ilerleyen vakalarda kalıcı sinir hasarına neden olabilir.
Belirtiler Nelerdir?
Karpal tünel sendromu genellikle sinsi başlar ve zamanla ilerler. En yaygın belirtiler şunlardır:
- Özellikle geceleri artan uyuşma ve karıncalanma
- Başparmak, işaret ve orta parmakta hissizlik
- El bileği ağrısı, bazen kola doğru yayılabilir
- Kavrama gücünde azalma ve nesneleri düşürme eğilimi
- Uzun süren olgularda başparmak kaslarında erime (atrofi)
Bu şikâyetler varsa, bir beyin ve sinir cerrahı veya ortopedi uzmanı tarafından değerlendirilmek gerekir.
Karpal Tünel Sendromu Neden Olur?
Karpal tünel sendromunun ortaya çıkmasında birçok faktör rol oynar:
- Bilgisayar, telefon veya el aletiyle yapılan tekrarlayıcı el hareketleri
- Gebelik, menopoz veya tiroid bozuklukları
- Şeker hastalığı veya romatoid artrit gibi sistemik hastalıklar
- Travma veya el bileğinde kitle oluşumu
- Genetik olarak dar karpal tünel yapısı
Bu faktörler sinir üzerindeki basıyı artırarak karpal tünel sendromuna yol açar.
Karpal Tünel Sendromu Tanısında Ultrasonun Rolü
Son yıllarda yapılan çalışmalar, ultrasonografinin karpal tünel sendromu tanısında ve cerrahi sonrası izlemde büyük önem taşıdığını göstermektedir.
Draghi ve arkadaşlarının (2020) çalışmasına göre, ultrasonografi yalnızca sinirin sıkıştığı alanı değil, aynı zamanda karpal tünel çevresindeki kas, tendon, damar ve sinir varyasyonlarını da gösterir.
Cerrahi öncesi anatomik varyasyonların saptanması, ameliyat sırasında sinir hasarı riskini azaltır. Ayrıca ameliyat sonrası tekrarlayan karpal tünel sendromunun tanısında ultrasonografi, skar dokusu ve fibrozis gibi komplikasyonların tespitinde oldukça değerlidir.
Karpal Tünel Sendromu Tedavisi
Tedavi seçimi hastalığın evresine göre değişir.
- Konservatif Tedavi (Ameliyatsız Yaklaşım)
- Atel kullanımı: El bileğini nötral pozisyonda sabitleyerek basıyı azaltır.
- Kortikosteroid enjeksiyonu: Şişliği azaltarak geçici rahatlama sağlar.
- Fizik tedavi ve yaşam tarzı düzenlemeleri: El hareketlerini sınırlamak, ergonomik düzenlemeler yapmak.
- Cerrahi Tedavi
Konservatif tedaviye yanıt alınamayan vakalarda cerrahi girişim gerekir.
Kim ve arkadaşlarının (2014) derlemesine göre, açık (OCTR) ve endoskopik (ECTR) cerrahiler arasında başarı oranı benzer bulunmuştur, ancak endoskopik yöntem daha az yara izi, daha az ağrı ve daha hızlı iyileşme sağlamaktadır.
Bununla birlikte, ECTR deneyim gerektirir ve anatomik varyasyonlara dikkat edilmezse sinir veya damar yaralanması gibi komplikasyonlar gelişebilir.
Karpal tünel sendromu, modern çağın en sık görülen sinir sıkışması hastalığıdır. Günümüzde hem tanıda hem de tedavide büyük ilerlemeler kaydedilmiştir.
Ultrasonografi, doğru tanı ve cerrahi planlama açısından vazgeçilmez hale gelmiştir.
Endoskopik karpal tünel cerrahisi ise, hızlı iyileşme ve minimal doku hasarı avantajı ile modern tıbbın sunduğu en etkili çözümlerden biridir.
Elinizde uyuşma veya karıncalanma hissediyorsanız, bunu hafife almayın. Erken tanı ve uygun tedavi ile karpal tünel sendromu tamamen tedavi edilebilir ve el fonksiyonları geri kazanılabilir.
Bir Cevap Yaz
